komedi.gif (2736 bytes)

KOMİK EFSANELER

ÇÜK FIRÇASI

Bizim okuldan bi grup sömestrde tatil için İngiltere’ye gitmiş. Bunlar bir araba kiralamışlar; sabah yola çıkıyorlarmış, önlerine çıkan her kayda değer yerde mola verip sonra da akşam bir yerlerde konaklıyolarmış.
Bir akşam İskoçya yakınlarında bir restoranda yemek yemişler. Bir ara arabayı kullanan çocuğun aklına kapıları kilitlemediği gelmiş ve koşarak gitmiş arabanın yanına. Nasıl koşmasın, sürekli seyahat halinde olduklarından bütün eşyaları da arabadaymış bizimkilerin. Arabanın yanına geldiğinde asayişin berkemal olduğunu görüp rahatlamış çocuk. Bütün eşyalar olduğu gibi duruyormuş.
Buraya kadar herşey iyiymiş hoşmuş da Türkiye’ye döndükten sonra tatil fotoğraflarını tab ettirdiklerinde iğrenç bir durumla yüzyüze gelmişler. Fotoğrafların 5-6 tanesinde bizimkilerin kiralık arabasının üstünde bir grup serseri varmış. Ve serseriler, arkadaşların diş fırçalarını çüklerine, kıçlarını sürer durumda pozlar vermişler kameraya. Fotoğrafların çekildiğini sandıkları akşamdan (İskoçya restoranı) o ana kadar arada tam 10 gün varmış ve bizimkiler –gulp!- bu süre içinde herşeyden habersiz kullanmışlar diş fırçalarını.

WALLA TEKER TEKER PATLADI HOCAM

Üç erkek öğrenci bir gece önceki vur patlasın-çal oynasın olayını abarttıklarından uyuyakalıp çok önemli bir dersin final sınavını kaçırmışlar. Öğlen vakti uyandıklarında durumun farkına varınca panik olmuşlar tabii. Hemen okula gidip dersin hocasına, ‘Hocam, sabah üçümüz aynı arabayla okula geliyorduk. TEM’de lastiğimiz patladı. Çok kötü bir yerde kaldığımız için hiç bir araba durmadı, istepne de patlak çıktı, o yüzden sınava yetişemedik. Eğer mümkünse bize özel bir sınav yapın’ demişler. Profesör sorun çıkarmamış, ‘Yarın sabah 10’da sınavı yaparız’ demiş.
Öğrenciler o gece sabaha kadar ders çalışmışlar. Sınava geldiklerinde hoca bunların eline soruların yazılı olduğu kağıtları vermiş ve her birini farklı bir odaya almış. Sınav kağıdında şu iki soru varmış:
1. (Bu, efsanenin anlatıldığı fakülteye göre değişiyor) Quantum fiziğinin temel prensiplerini ayrıntılarıyla anlatınız. (10 puan) 
2. Arabanın hangi lastiği patlamıştı? (90 puan)"

ERKAN YOLAÇ VE PEPE ADAM

Efsaneye göre olay Doğu illerimizden birinde, ya Erzurum ya da Erzincan’da geçiyor. Bu şehirde herkesin çok sevdiği, hani “tittim-teldim” diye konuşanlara öyle denir ya, pepe bir adam varmış. Bu adam genelevde doğmuş, annesi küçük yaşta ölmüş, küçüklüğünde çok itilip-kakılmış ama zamanla nasıl olduysa insanların sevgisini kazanmış. Halk onu düğün-dernek, her yere mutlaka davet edermiş. Yani bu Doğu ilinin kamberi olarak yaşarmış adamımız. Sebebini bilmiyorum ama şehre bir gün Erkan Yolaç gelmiş. Daha doğrusu gelecekmiş de halk onu havaalanına karşılamaya gitmiş. Tabii yanlarında bizim adamı da eksik etmemişler. Erkan Yolaç gelmiş, insanlarla tokalaşmış, hoşgeldin-beş gittin derken bizimki Yolaç’ın yanına yanaşmış, “Sen Ertan Yolat mıtın?” diye sormuş. Bunun üzerine Yolaç da, “Evet benim” demiş. (Bu kısımda dinleyene de mutlaka aynı hareket yapılıyor) Adam işaret parmağını kıvırıp Yolaç’ın burnuna yandan vurarak, “Hani EVET yottu, ...na toduğum” demiş. (Sonrası dumur tabii...)

BİSİKLET POMPASIYLA CEZA

Yolunuz Taiwan’a düşerse aman ha özellikle ıssız sokaklarda cebinizde en az birkaç bin dolarla gezin, çünkü aksi taktirde ülkenize sıkı bir Uzakdoğu anısıyla dönersiniz. Efsaneye göre, Taiwan’da yolunuzu kesen çetenin üyeleri eğer üzerinizden çıkan parayı beğenmezse sizi tuhaf bir yöntemle cezalandırıyormuş: Bir çeteci pantolonunuzu ve külodunuzu indirdikten sonra bir başka ikisi sizi yere yatırıp bacaklarınızı iki yana ayırıyormuş. Finalde ise başka bir çeteci (gerçi bu pantolonu çıkartan da olabilir) bir bisiklet pompasını en olmadık yerinize sokup, pompalamaya başlıyormuş. Bu süre üzerinizden çıkan paranın onları ne kadar memnuniyetsiz ettiğine bağlıymış. Gazetelere yansıdığına göre, üzerinden beş dolar çıkan, saatsiz, altın kol düğmesiz iki turist bu korkunç pompalama sonucunda karınları patlayıp, bağırsakları ortalığa yayılacak hale gelmiş.
Bu korkunç geyiğin diğer bir versiyonu ise, “eylemciler sadece Satanist oldukları için böyle birşeyi yapıyorlar” diye anlatılıyormuş. Ancak bu haliyle anlatıldığında kurban mutlaka ölmüş oluyormuş. Efsane anlatıcıları hikayenin finalini, “Adamlar, şeytana bağlılıklarını ispatlamak, sırf günah olsun diye günah işlemek için pompalaya pompalaya insanları öldürdükten sonra kalplerini alıp ayinlerinde kullanıyorlarmış” diye bağlayarak çarpıcılığı arttırmak için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlarmış.